İstanbul Boğazı’ndan kolumuza bir dokunuş
İstanbul Boğazı birçok efsaneye konuk olduğu gibi hayatımızın da önemli bir parçası değil mi? Çağlardır birçok kültüre ev sahipliği yapan İstanbul’un tam ortasından geçen, Avrupa ve Asya kıtasını birbirine bağlayan İstanbul Boğazı, ülkemizden ya da dünyadan bir çok markaya ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Boğazın en çok büyüleyen tarafı, mavinin her tonuna sahip oluşu, ünlü moda tasarımcılarının her daim dikkatlerinde. Bunun son örneğini de füzyon saatleriyle adından sıkça söz ettiren Hublot’da görüyoruz.
Birden fazla metalin ileri teknolojik tekniklerle birleştirerek füzyon materyalleri oluşturan Hublot, zamansız ve sportif modellerine bir yenisini ekledi. İstanbul Boğazı’ndan ilhamla yaratılan Classic Fusion Aerofusion Bosphorus Blue modeli, Classic Fusion Bodrum Blue ve Classic Fusion Turkish Coffee adını verdiği iki limitli versiyonun lanse edilmesinden üç yıl sonra, Türk kültürüne saygı niteliğinde yeni bir saat sunarak bu kez İstanbul Boğazı’nın olağanüstü güzelliğini yansıtıyor.
Hublot Classic Fusion Aerofusion Bosphorus Blue modeli, dün akşam gerçekleşen büyük bir davetle, Hublot Doğu Avrupa, Fransa, Benelüks, İngiltere, İrlanda ve İskandinavya’dan sorumlu Genel Müdürü Benoît Lecigne ve geçtiğimiz sene "Marka Dostu" olarak ilan edilen Kerem Bürsin eşliğinde misafirlerin beğenisine sunuldu. Canlı mavi tonda seramik bir kasaya sahip olan saat, mavi chino kumaşla kombine edilen kauçuk kayışla tamamlanıyor. Bu tarihi şehre mükemmel bir övgü olarak yansıma önleyici özelliğe sahip ön camına eklenen “ISTANBUL” ibaresiyle Türkiye için üretilmiş diğer örneklerden çok daha özel bir anlam taşıyor. Kasa arkasından ise HUB 1155 otomatik kurmalı iskelet kronograf mekanizma görülebiliyor. Tamamıyla siyah chino kumaşla kauçuğu birleştiren ilave kayış, paketi tamamlarken Hublot’nun zamansız ve sportif tasarımıyla eşanlamlı siyah iskelet kadrana denge getiriyor.
