MODA

Şener Besim'den mimari formlar

Şener Besim, Osmanlı mimarisinden ilham alarak yarattığı güneş gözlükleriyle Dover Street Market, L’Eclaireur, Colette gibi konsept mağazaların ve farklı olanın peşindekilerin yeni gözdesi.
person human sunglasses accessories accessory glasses face

Konu moda olduğunda her kadının bir zaafı vardır. Benimki güneş gözlükleri... Kaç tane gözlüğüm olursa olsun, güzel ve farklı bir model gördüğümde satın almadan duramıyorum. Dünyanın neresinde olursam olayım, bir mağazaya girdiğimde önce gözlük reyonuna yanaşıyorum. Şener Besim ile tanışmam da bu zaafım sayesinde gerçekleşti. Londra’daki Dover Street Market’ta minimal-şık tasarımları sayesinde radarıma takıldı. 

Uluslararası platformda Türkiye’yi temsil eden tasarımcıların sayısı her geçen gün artıyor ancak Şener Besim ismini daha önce hiç duymamıştım. Bu nedenle İstanbul’a gelir gelmez hemen araştırmaya başladım. Ve sonunda kendimi Colette, L’Eclaireur ve Barney’s New York dahil dünyanın farklı noktalarında satışa sunulan markanın yaratıcısıyla röportaj yaparken buldum. Avustralya’da doğup büyüyen tasarımcının Osmanlı’dan ilham alarak yarattığı markasını bir kenara not edin, ileride daha sık duyacaksınız.  

Geçmişte ünlü modaevlerinin hakimiyetinde olan güneş gözlüğü sektöründe sizin gibi genç tasarımcı ve markalara sık rastlamaya başladık. Bu alana yönelmenizde ne etkili oldu?

“Aslında hiçbir zaman aklımda bir gözlük koleksiyonu hazırlama fikri yoktu. Uzun süredir tasarım dünyasında kendime göre bir araştırma içindeydim. Yaratıcılığımı kullanarak neler yapabileceğimi bulmak istemiştim. Bu sürede bir boşluğu çerçeve içine almanın ve Osmanlı mimarisinin beni çok etkilediğini fark ettim.  Ve sonunda bu ikisini bir araya getirmemi sağlayacak ortak bir nokta buldum; bir gözlük koleksiyonu tasarlamak.”

Osmanlı mimarisi güneş gözlüğü tasarlamak için ilginç bir ilham kaynağı...

“Türk asıllı bir ailenin ikinci çocuğu olarak Avustralya’da doğdum ve büyüdüm. Ailem, ablam ve ben doğmadan önce Yugoslavya’nın Ohrid şehrinden Avustralya’ya göç etmiş. Ama hiçbir zaman köklerimizden kopmadık. Bu nedenle daima kendi tarihimizi araştırmaya meraklı oldum. Osmanlı’nın ilk dönemlerine ait mimari, koleksiyonumu hazırlarken temel ilham kaynağım oldu. O dönemin şartlarına göre teknik ve geometrik hesaplar oldukça etkileyici. Üstelik sadece kullandıkları yöntemleri değil, onların yarattığı doğaüstü duyusal uyanışı da çok ilham verici buluyorum. Bu yüzden tasarımlarımı hazırlarken dokunulabilir somut sonuçlar kadar, o tasarımın bende yarattığı spritüel etkiyi de göz önünde bulundurmaya özen gösteriyorum.” 

 

LF-SENER-BESIM.jpg

O zaman İstanbul’u mutlaka ziyaret etmişsinizdir.

“Evet, şimdiye kadar İstanbul’u birkaç kez farklı nedenlerle ziyaret etme fırsatı buldum. Kesinlikle çok ilham verici bir yer. Doğu ile Batı’nın bir araya gelmesinden dolayı çok farklı bir havaya sahip. Bu iki farklı kültür tarihin en yaratıcı hareketlerini bir araya getiriyor. Şehirde gördüklerimin yanı sıra bende uyandırdığı hisleri anlatmak çok zor. Tek kelimeyle büyüleyici!”

Şu anda markanız bünyesinde dokuz model yer alıyor. İlk yaptığınız hangisiydi?

“İlk hazırladığım güneş gözlüğü S1 Shield modeliydi. Markanın genel konseptini bu modelle oluşturdum ve daha sonra çıkanlar onun bir devamı niteliğinde oldu.”

 

Moda dünyasına çok yakın zamanda giriş yapmış olmanıza rağmen dünyaca ünlü birçok konsept mağazada karşımıza çıkıyorsunuz. Sizce tasarımlarınızı farklı kılan nedir?

“Modern, ölçülü ve yenilikçi bir marka yaratmaya çalıştım. Ancak bence tasarımlarımı asıl farklı kılan yoğun oluşum süreci ve arkasındaki değerler. Biz herhangi bir hazır giyim koleksiyonuna kolayca uyum sağlayacak basit bir güneş gözlüğü hazırlamıyoruz. Modellerin her biri yoğun ilgi ve çabamın sonucu. Onları yaratan zanaatkarların emeğini de unutmamak lazım elbette.”

Üretim aşamasından bahseder misiniz?

“Bence gerçek lüks, nadir bulunan, ulaşılamaz ve sıradışı bir şey olmalı. Sıradışı bir tasarım ise her zaman sıradışı malzemelerle üretilmeyi hak eder. Şener Besim gözlükleri aklınıza gelebilecek en kaliteli malzemelerle hazırlanıyor. Her biri 40 farklı zanaatkar tarafından, monogram yapım aşamasından değerli taşların yerleşimine kadar 320 aşamada üretiliyor.” 

Tasarımlardaki el işçiliğini göz önüne alarak markanızı Haute Couture kategorisine sokmak doğru olur mu?

“Bu gözlüklerin hepsi birer lüks obje ve bence gerçek lükse ulaşmak çok da kolay olmamalı. Hazırladığımız modellerin her birinde çok az üretilen özel materyaller kullanılıyor. Zaten ilk bakışta bu özellikleri hemen dikkat çekiyor. Ancak yine de koleksiyonu Haute Couture olarak tanımlamak istemem. Bu terimin 20. yüzyıla ait olduğunu düşünüyorum, bense günümüz modern dünyası için üretim yapıyorum.”

LF-SENER-BESIM2.jpg

Tags

Tavsiye edilen içerikler