Baş döndüren bir esinti
Modanın evrensel olduğunu bir kez daha kanıtlayan Aquazzura, çıkardığı her koleksiyon ile sınırlarını genişletmeye devam ediyor. Markanın mimarı Edgardo Osorio ise bu farkındalık ile yeni değerlerini tasarımlarına yansıtmayı başarıyor. Biz de ünlü tasarımcı ile bir aray gelerek keyifli bir sohbet gerçekleştiriyoruz.
Markanızın kuruluş hikayesi nasıl şekillendi?
Her zaman modaya ve güzelliğe ilgim vardı. Hayranlık duyduğum güzel ve güçlü kadınlarla çevrili bir dünyada büyüdüm. Onların stillerini yakından takip ederdim. Bu takibin sonucunda giyinmenin insan enerjisi üzerindeki etkisini gördüm ve ben de aynı hissi veren bir marka yaratmak istedim. Hem Londra'daki çalışmalarım hem de 10 yıl boyunca ünlü lüks İtalyan markaları ile bir arada bulunmam beni kendi şirketimi kurma fikrine yönlendirdi. Her şey Capri’de bir tatil sırasında başladı. Güneşli bir yaz günü ferah bir hava ve denizin mavi rengi bana böylelikle ilham verdi. Bu ilhamla da Aquazzura ismini yani İtalyanca mavi su anlamına gelen markamı ortaya çıkardım.
Yeni sezonda bizleri hangi sürprizler bekliyor?
Bu koleksiyonun renkli ve pozitif bir enerji ile ortaya çıkmasını istedim. Şu anda böyle bir dönemde, moda dünyası her zamankinden daha fazla bizi mutlu etme görevini üstleniyor. İlham almak için Cartagena şehri bana yardımcı oldu. Rengarenk sokaklarının meyvelerine, çiçeklerine, duyduğunuz müziğe kadar her şey bir mutluluk patlaması! Ayrıca yerel İtalyan zanaatkarları desteklemek için zanaat tekniklerini kullanmak istedim. Koleksiyonun en sevdiğim parçalarında arasında ise tamamen Swarovski kristalleri ile kaplı bir disko topu topuğuna sahip bir ayakkabı bulunuyor. Benim için bu koleksiyon, müşterimizin dolabında bulunmayan ama müşterinin eline geçebilecek özel parçalar yaratmak amacı taşıyor.
Peki tasarımlarınızı oluştururken nelerden ilham alıyorsunuz?
Her zaman seyahatten ve yol boyunca tanıştığım kadınlardan ilham alırım. İç mekan ve çağdaş sanat… Bunlar benim büyük tutkularım arasında yer alıyor. İster yerel bir bit pazarı, ister yeni bir sanat sergisi, ister sadece bir şehrin sokaklarında kaybolmak. Gördüğüm her şey işimi etkiliyor.
Sizce pandemi süreci moda dünyasını nasıl etkiledi?
Moda sisteminin modası geçmişti, değişime ihtiyacı vardı. Çoğu kişi doğru yönde adımlar atmıyordu. Pandemi süreci bu değişikliğe olan ihtiyacı hızlandırdı ve nihayet doğru yönde ilerlememizi sağladı. Çok fazla şey yaratıyorduk, çok fazla atık üretiyorduk ve çok hızlı koşuyorduk. Hızlı tüketilen modanın değişmesi gerekiyor. Öte yandan istediğimiz noktaya gelmek zaman alır. İnsanların daha az ve daha kaliteli ürünler üretmesinin sağlıklı bir gelecek oluşturacağına inanıyorum.
Artık sektörün dijital dünya ile iç içe olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Peki, dijital dünyanın önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijitalin bugünü ve yarını olduğunu düşünüyorum. Aquazzura, sosyal medyanın büyüsüyle birlikte doğdu. Özellikle instagram ile her zaman dijital odaklı bir marka oldu. Markanın özellikle ilk yıllardaki başarısına, sosyal medyadaki ünlüler ve ayakkabımızı giyen influencerlar da katkı sağladı. Dijital dünya tüm dünyadaki trendleri, haberleri ve fikirleri geçmiş yıllara göre çok daha hızlı keşfetmemize olanak sağlıyor. Aynı zamanda müşterilerin nasıl bir zevke sahip olduğunu ve markanın nasıl algılandığını da bizlere göstermiş oluyor.
Markanızda mücevher koleksiyonuna da yer vererek bir ilki gerçekleştirdiniz. Peki koleksiyonun detaylarını neler oluşturuyor?
Takı parçalarımız sanki tropikal bir dünyadan izler taşıyor. Başka hiçbir yerde bulamayacağınız benzersiz parçalar bu koleksiyonda yer alıyor. Son zamanlarda piyasada küçük detaylara ve logolara sahip olan tasarımlar ile karşılaşıyoruz. Ben daha çok artistik ve eğlenceli tasarımlar ile koleksiyonumu oluşturdum. Sonunda ise en değerli materyallerin tamamen el işçiliği ile ortaya çıkmasını sağladım.
Şimdiye kadar size ilham vermeyi başaran bir tasarımcı oldu mu?
70’lerin en güçlü isimlerinden olan Halston’un zerafetini, duygusallığını ve şık tasarımlarını her zaman sevmişimdir.
Yapmak istediğiniz bir işbirliği var mı?
Otellerle iş birliği yapmak isterim. Capri veya Saint Tropez gibi önemli konumlarda benzersiz ve özel bir konsept oluşturabiliriz. Bu otellerde sadece ayakkabılara değil farklı tasarımlara da yer verebiliriz. Plaj havluları ve çantaları bu konseptimizi destekleyebilir.
Peki son olarak sevdiğiniz ve takip ettiğiniz Türk tasarımcılarını sorsak bizlere hangi isimleri söylersiniz?
Türkiye'den iki tane çok sevdiğim ve yetenekli arkadaşım var, ikisi de harika tasarımcılar. Biri Aquazzura ile mücevher ve çanta işbirliği yaptığımız Begüm Khan adında inanılmaz bir tasarım yeteneğine sahip Begüm Kıroğlu, diğeri ise Serra Türker. İkisini de çok beğeniyorum. İnanılmaz bir tavra sahipler.