LIFESTYLE

Sade ve kusursuz: Arzum Onan

En sevdiğimiz, en zarif, en hayran olduğumuz isimlerden birisi Arzum Onan. Şimdi onunla kusursuz bir yolculuğa çıkıyoruz.
clothing apparel evening dress fashion robe gown furniture couch person shelf

Kusursuzluk aslında kendi içinde bir bütün olmaktan bahseder. Eksik yanlarınla da bir arada olmaktır kusursuzluk. Arzum Onan, bu hayatta hiçbir şeyi yeteri kadar öğrenemediğini söylerken aslında günümüzün içi boş mükemmeliyetçi tavrına karşı geliyor. Gerçekten mükemmel nasıl davranılır anlatıyor. Belki de bu yüzden ona hayrandık. Ulaşılmaz güzelliği ve her zaman sergilediği ideal tavrı bu yüzden aynı zamanda çok bizdendi. Şimdi Arzum Onan ile birliktesiniz.   

Dünyanın çok başka bir dönemindeyiz. Siz bu zaman dilimini nasıl geçiyorsunuz?

Evet, salgın küresel açıdan birçok ezberi bozdu. Hayatın zorunlu görünen telaşları ve elbette ihtiyaçlarıyla aramıza henüz formüle edemediğimiz mesafeler girdi. Birçoğumuz daha önce hiç tecrübe etmediği deneyimlerle karşı karşıya. Ben de tüm bunlar doğrultusunda “yeni normal” dediğimiz bu sürece adapte olmaya çalışıyorum.

 

Bu dönemden kendinize çıkardığınız dersler var mı?

İlk kez bu çapta hayatı yavaşlatan, hatta durduran bir deneyim yaşıyoruz. Sosyo-ekonomik, psikolojik sınavlar veriyoruz. Koronavirüs bütün insanlığın hayatını tehdit ediyor; ama bir yandan da eğitiyor bence… Belki de sonunda köklü çözümler üretilecek ve sorumluluk kavramı daha çok aşılanacak. Hızla yorduğumuz biricik gezegenimizin geleceği açısından dertlenen, sonraki kuşaklar için yaşam alanlarını daraltmayan, yok etmeyen ve sosyal devletin önemini kavrayan insanların, yöneticilerin artmasını umuyoruz. Benim de kendi adıma çıkardığım dersler bu duygulardan bağımsız değil.

 

Bu sıralar iş temponuz yoğun. Neler yapıyorsunuz?

Geçen sene açtığım ikinci kişisel sergimden sonra, şimdi yeniden çalışmaya başladım. Heykel dışında Machka ile çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca Diadermine markasının yüzü olduğum için, ilgili çekimler ve sorumluluklar oluyor.

Ev ve iş dengesini nasıl sağlıyorsunuz? Ve sizce bu soru neden hep kadınlara sorulur da erkeklere sorulmaz?

Artık erkeklerin de ufak ufak sorumluluk aldığını umuyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yapılan çalışmalar, yıllardır süre gelen kalıp yargıları kırmaya başladı diye düşünüyorum. Bu benim de üstünde durduğum bir konu! Ev işlerini sadece kadının görevi olarak ezberlemiş zihniyetlerin bir çırpıda değişmesini bekleyemeyiz. Ancak bu konuda bilinçlenmemiz gerek. Onun için de konuyla ilgili çalışmalar yapılması çok önemli. Ev işlerinin evin tüm bireyleri arasında paylaşılmasının önemini vurguladığım çalışmalar sonrasında geri dönüşlerden anladığım, bu yanlış ezberlerin yıkılmasının çok da zor olmadığı yönünde.

Bu açıdan şanslıyım ben. Mehmet çok yardımcıdır. Can’ın da rol modeli olarak babasını görmesi müthiş bir şey.

 

Yaklaşık 15 yıldır heykel de var hayatınızda…

Oyunculuğu elbette severek yaptım. Bir karaktere can vermek, onun dünyasını insanlarla paylaşmak çok keyifli. Yönetmeninden set işçisine kadar ciddi bir ekip işi. Görece başarı ya da başarısızlık herkesi bağlıyor. Heykel kolay bir uğraş değil. Zaten bildiğim ama onunla yoğun olarak ilgilendiğim bu 15 yıllık sürede bir kere daha anladığım, deneyimlediğim şey bireysel üretimin sorumluluğu ve özgürlüğüdür. Düşünceleri ellerle hayata geçirmenin verdiği hazzı tarif edemem. Bunu yapabilmenin müthiş bir zenginlik olduğunu düşünüyorum.

 

Arzum Onan’ı herkes çok sakin, başarılı, ideal bir hayatın içinde görüyor. Sizin kendinizde rahatsız olduğunuz bir özelliğiniz var mı?

Görece olarak hoyrat zamanlar da yaşamıyor değiliz hani... İnsanlığın tecrübe ettiği tüm trajedilere karşın bir sürü musibetten ders almadığı aşikar. Ben de zaman zaman payıma düşeni görüyor, alıyorum. Hepimiz gibi zamanla öğrendiğim şeyler… Güven duygusunu daha tasarruflu kullanmak ama bunu bir travmaya dönüştürmemek gibi. İstismarları regüle etmek, hatta izin verdiğimiz kadar istismar edilmek gibi. Hayat biraz da böyle bir şey. Sandığımızdan, umduğumuzdan öte sınavlar da barındırıyor. Elbette 40’lı yaşları süren tecrübelerin olgunluğu da dahil olmak üzere, 25 yıllık bir aşkın ve yoldaşlığın anlattığı, paylaştığı bilgiler ve birlikte okumalarla büyüdük.

Anne olduktan sonra kendinizde hangi duygular değişti, gelişti? Hangi yeni hisleri kazandınız?

Aslında çok büyük değişiklikler yaşamadım. “Anne olunca anlarsın” türünden cümlelerin duygusal karşılıkları bende hep vardı sanki! Belki çocukluğumu yaşayamadığım fazladan sorumluluklarımın olduğu ve bunun getirdiği bir çeşit olgunluğa sahip olduğum için…. Bilmiyorum! Elbette tarif edemediğim duygular yaşadım, yaşıyorum. Karşılık beklemeden yaşanan duyguların en saf, en temiz, en güzel, bir o kadar da zor olan sevgi türü anne olmak. Can’a bana bunları yaşattığı için minnettarım.

 

Bir çocuk yetiştirmek çok önemli. Onun kendi kimliğini bulmasını sağlamak için neler yapıyorsunuz?

Gerçekten zor! Kendi kimliğini bulması için, birey olduğunu öğrenerek, demokratik bir ortamda büyümesi lazım her çocuğun. Bir çocuk büyütürken, kağıt üzerindeki bilgilerin yaşam pratiğinde çok da kolay olmadığını görüyorsunuz. Mehmet’le ben bunu olabildiğince başardığımızı düşünüyoruz. Ama asıl cevabı büyüdükçe Can verecek.

Her yönünüzle bir ikon olduğunuzu söyleyebiliriz. Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız? Ya da bunun farkında mısınız?

Sadece güzel ve tescilli olmaya eşitlenmemek; model ve oyuncu olarak kalıplanmadan, metal kaynaklardan taş yontmaya kadar ağır işçilik de gerektiren heykel gibi yükü yüksek bir sanat dalına gönül vermek ikon olmaya dahil mi emin değilim açıkçası! Bazı ikonlaşma telaşlarının örneklerine bakınca aynı fikirde olmadığımı söyleyebilirim.

 

Hayalperest misiniz? Çakralarınız açık mıdır?

Gerçekçi olmayan hayaller kurmam! Çakralarım açık mıdır? Bilmem, ara ara açılıp kapanıyor olabilir.

 

Umutsuzluğa kapılan insanlardan mısınız, yoksa her zaman her şeyin iyiye gideceğini bilenlerden mi?

“Gerçek umut umutsuzluktan doğar” demiş şair. Yaşamın en ayrılmaz, en anlamlı kaynağı bence. İnsanım! Elbette umudumu kaybettiğim zamanlar oluyor. Ancak hiçbir şeye dair umut ihtiyacının olmadığı bir hayat, artık donmuş bir hayat olsa gerek.

 

Bu hayatta öğrendiğiniz en büyük ders nedir?

Bu hayattan öğrendiğim şey, aslında hiçbir şeyi yeteri kadar öğrenemediğim!

 

Diğer insanlarla ilişkilerimizde, beklentilerimizde bir hata olabilir mi? Pek çok kişi insanlardan beklentiyi kesince daha mutlu olduğunu söyler. Ancak insan sosyal bir varlık. Birbirimize karşı bu kadar umutsuz ve beklentisiz olmamız mantıklı mı?

Bu insanın kendini koruma mekanizması. Beklentiyi kesince daha az üzülüyorsun; doğru! Ama bence bu umutsuzluk yaratmıyor. Tam tersi, insanları olduğu gibi kabul etme tevekkülü sağlıyor. Yalnız kalamayan, hiçbir şeyi tek başına yapamayan insanlar var. Bu benim anlayabildiğim bir şey değil. Elbette yalnızlıktan söz etmiyorum ama kendine yetiyor olmanın zenginliği insanlarla olan ilişkilerde çok belirleyici diye düşünüyorum.

 

 

Stilinizle dikkatleri çekiyorsunuz. Bu rafine stilin sırrı nedir?

Çok teşekkür ederim. Aslında modayla çok bir ilgim yok. Modanın geçici, stilin kalıcı olduğuna inananlardanım. Rahatlık ve zarafet önceliğim. Zamansız klasikler her zaman en şık, en doğru bulduğum tercihlerim oldu. Çabasız ve sade…

 

Machka ile gerçekleştirdiğiniz Marka Yüzü işbirliğinizin dördüncü sezonundasınız. Nasıl bir araya geldiniz ve Sonbahar-Kış sezonu için neler hissediyorsunuz?

Machka, Türkiye’nin ilk tasarımcı etiketi taşıyan hazır giyim markası. Aynı zamanda benim de önceden yakinen takip ettiğim bir markaydı. Yıllar içinde tasarım anlayışını ve kalitesini bozmadan, özel bir kişiliği bulunan bu marka ile çalışıyor olmak beni ayrıca mutlu ediyor. Şimdi ise Machka’nın Marka Yüzü olarak neredeyse dördüncü sezonumuzu geride bırakıyoruz. Bu noktada her sezonun bizim için yeni bir serüven ve heyecan olduğunu söyleyebilirim, keza gelen pozitif yorumlar da bu heyecanımızı artıran bir diğer faktör. Nitekim zaman ne kadar çabuk geçerse geçsin, birlikteliğimiz de bir o kadar keyifli gidiyor ve bu projenin bir parçası olmaktan çok memnunum.

Fotoğraf Mehmet Erzincan

Moda editörü Tuğçe Bahçıvangil

Röportaj Bağlan Keskin

Saç İbrahim Zengin

Makyaj Ali Rıza Özdemir

 

 

Tags

Tavsiye edilen içerikler