LIFESTYLE

Reality vs. Instagram

Günde 85 ile 100 kez arası telefona bakma, ortalama iki saat 23 dakika sosyal medyada vakit varcama ve 53 dakikasını Instagram’a ayırma. Her ne kadar bunlar 2019’un verileri olsa da harcadığımız bu zamanın arttığını söyleyebiliriz. Neyi gerçek kabul ettiğimizin değiştiğini de böylece itiraf edebiliriz.
milan person human mobile phone electronics phone cell phone hair clothing sunglasses accessories

Masum bir fotoğraf paylaşma uygulamasıyken bugün alışveriş yapılan, sosyal buluşmalara ev sahipliği yapan, televizyon izleyip kitap okuduğumuz ve hatta yemek yapmayı öğrendiğimiz Instagram, gerçeklik algımızı tamamen değiştirdi. Hayatımızda yaptığımız pek çok şey onu Instagram’da paylaşmamız odaklı oldu. Eğer yaşadığımız bir şeyi paylaşmıyorsak ona “gerçek değil” gözü ile bakmaya başladık. Oysa her şey ilk başta ne kadar farklıydı. Sadece filtre seçip beğendiğimiz fotoğrafları paylaşıyorduk, şimdi ise günde 85 ya da 100 kere dünyada neler olduğu bu uygulamadan takip ediyoruz. Evet, gerçekten dünyada neler olmuş bitmiş diye bakıyoruz. Çünkü artık o, yeni dünyamız. Araştırmalar Instagram’ın beynimizin düşünce şeklini değiştirdiğini söylüyor. Üstelik psikolojimizin yanı sıra insan doğasının tutumunu da değiştiriyor.

Beynin gençlik ihtiyacı

Bahsettiğimiz kesinlikle cildimizi pürüzsüz yapan filtreler değil. Araştırmalar Instagram’ın mutluluk hormonu salgılanmasını arttırdığını kanıtlıyor. Yani orada elde ettiğimiz like sayısı ve yorumlar bize iyi geliyor. Ama tüm bunları kovalarken beynimizi çok az kullanıyor, onun gerekli egzersizleri yapmasına engel oluyoruz. Sadece akışta karşımıza çıkan şeylere tepki veriyor ve bunu yaparken beynimiz ihtiyacı olmayan anlık ve gereksiz bilgilerle dolduruyoruz. Bu da biz farkında olmadan beynimizde yaşa bağlı bilişsel düşüş yaşanmasına sebep oluyor. Beyin hücrelerimiz boşuna yaşlanıp ölüyor.Instagram’dan önceki hayatımızda başkalarının ne yaptığı, ne dinlediği, neleri sevdiğine bu kadar maruz kaldığımızı hatırlıyor musunuz? Sadece merak ettiğimiz insanların bu tarz bilgilerini öğrenirdik. Şimdi herkesin ne okuduğundan her öğün ne yediğine kadar her şeyi biliyoruz. Ve ne yazık ki tüm bunlar beynin gelişmesine ve hücre üretmesine yardımcı olmuyor. Instagram’da dolanırken beynimizden çok hayal gücümüzü kullanıyoruz. Şimdi bize oldu mu üç ayrı gerçeklik. Birincisi fiziksel hayat, ikincisi Instagram’ın önderliğini yaptığı sosyal medya ve son olarak hayal gücümüz ile düşündüklerimiz. Şimdi hangisi gerçek?

Yeni nesiller farkında mı?

Evet biz eski gerçeklik ile yeni gerçeklik arasındaki farkı çok iyi biliyoruz. Peki Instagram’ın içine doğan hatta daha doğmadan adına Instagram hesapları açılan çocuklar? Üstelik daha önce bahsettiğimiz bu dopamin salgılanması ergenlikte tam tersi etki yaratabiliyor. Yani çocuklar ve ergenler, sosyal medyadaki takipçi sayıları ve beğenileri yüzünden bunalıma girebiliyor. Bu sanal dünyada daha acımasız, ayrıca herkesin görebildiği zorbalıklara maruz kalıyorlar. Ve bu yeni nesil sosyal medyanın olmadığı dönemleri bilmedikleri için orada yaşadıkları her şey en yüksek gerçekliğiyle hayatlarını etkiliyor. Arkadaşları tarafından sosyal medyadan dışlandıklarında onlar için her şey bitiyor. Çünkü timeline’da vakit geçirmekten başka bir hayatları yok. Bu nedenle Instagram bu dijital –artık yeni gerçek- zorbalığa karşı çok sıkı önlemler almaya başladı. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Instagram, şikayet ettiğim (Üstelik ben ergen değilim.) hakaret yorumunu hemen kaldırdı. Ayrıca sosyal olarak duyarlılığımızın tavan yaptığı bir dönem içerisindeyiz. Instagram’da ‘body shaming’ karşıtı paylaşımlar, azınlık gruplarını ve ergenleri destekleyen içerikler yoğun bir şekilde paylaşılıyor. Zaten burada da dikkat etmemiz gereken şey Instagram’da mükemmel değil gerçekçi içerikler paylaşmak. Ama tabii ki bu, içinde bulunduğumuz dönemde beğeni sayısına göre insanların sosyal olarak arzu nesnesi olduğunu değiştirmiyor.

Instagram ile birlikte insanlarla olan ilişkilerimizde de oldukça temel değişiklikler oldu. Artık kimseyi özlemiyoruz.Arkadaşlarımız ile ailemizi uzun süre görmesek bile bunu farkına varmıyoruz. Çünkü Instagram sayesinde her dakika onların hayatlarına dair  gerekli gereksiz gelişmelere maruz kalıyoruz. İnsanlarla nasıl bağlantıda kaldığımız sosyal medyanın düzenine kalmış durumda. Ama bazıları için bu oldukça büyüleyici bir durum. Hayatımızı ne kadar kolaylaştırdığı ve teknolojinin temelde insana fayda sağlamak odaklı olduğunu düşündüğümüzde zihnimizde hayatımızla ilgili, kendimizi istediğimiz gibi anlatabileceğimiz bir sayfamız var. Bu sosyal medya mevrasını kullanmadıkları için bizim de gerçekliklerinden şüphe ettiğimiz insanlar eminim bu gerekliliğe çok şaşırıyordur ama kabul edelim yeni benlik dijital dünyada. Peki bu zihnimizin sonu mu? Giderek köreleceğimiz anlamına mı geliyor? Hayır tabii ki. Sonuçta dijital ekranlara gerçek anlamda hapis olduğumuz bir distopyada yaşamıyoruz. Sosyal medya hala insan kontrolünde ve onunla ne kadar vakit geçireceğimiz sadece bizi ilgilendirir. 

Tags

Tavsiye edilen içerikler