LIFESTYLE

#LOfficielFriends: Ruslan Baginskiy

Ruslan Baginskiy: “Zincir askılı bir kanotiye olurdu İstanbul. Zinciri Boğaz’ın sert rüzgârlarına karşı uçmaması için. Düz kenarlarıysa şehrin yakıcı güneşinden ve serin esintisinden korunmak için.”
person human accessories accessory jewelry

L’Officiel dostlarında sırada günümüzün genç, başarılı ve popüler şapka tasarımcısı Ruslan Baginskiy var.

“Şapkanın tarihine baktığımızda farklı kültürlerin sembollerini görebiliyoruz. Hatta kimi zaman felsefi ve politik anlamları bile var. Bazen güç sembolü olarak kullanılan, bazen de bir inancın simgesi. Dolayısı ile şapkalardan söz ederken salt modadan bahsetmemiz mümkün değil” diyor Ruslan Baginskiy. Madonna’dan Miley Cyrus’a, Chiara Ferragni’den Bella Hadid’e herkes onun tasarımlarının peşinde. Baginskiy için şapka takma olasılığı sonsuz. Sınır asla yok, sadece özgürlük ve yaratıcılık var.

Ruslan Baginskiy

2015 yılında kendi markanı kurmadan önce moda sektöründe stylist olarak çalışıyordun. Tasarımcılığa geçiş sürecin nasıl oldu? Özellikle şapka tasarlamaya nasıl karar verdin?

Moda haftalarında Ukraynalı tasarımcılarla çalışırken defilelerin konseptine ve estetiğine uygun aksesuarlar bulamadığım için aksesuar tasarımına merak sardım. Birkaç sezon sonra fark ettim ki, meğer aksesuar tasarlamak, özellikle şapka tasarımı bana en çok ilham veren şeymiş. Bu keşifle birlikte stylist’liği bırakıp kendi markamı kurdum.

 

Bildiğimiz kadarıyla tasarımlarının tamamı Ukrayna'nın Kiev şehrinde üretiliyor. Neden Kiev?

Yaşadığım şehir Lviv’de işi ustasından öğrenebileceğim şapka zanaatkârları yoktu. Ben de çareyi Kiev’de yaşayan son şapka ustalarının kapısını çalmakta buldum. Başlangıçta çok zorlandığımı itiraf etmeliyim. Şu an tüm üretimimi Kiev’de yapıyorum.

Ruslan Baginskiy

Şapka tasarlarken nelerden ilham alıyorsun?

Günün sonunda şapka tasarımı tamamen şekiller ve dokularla yapılan deneylerle ilgili. Her tasarımın farklı bir ruh hali ve ilhamı var. Geçen yaz koleksiyonumu ‘Less is more!’ (Az çoktur!) düşüncesiyle oluşturdum. Detaylar ve süslemelerden ziyade zarif ve zamansız şapkalar yaratmak istedim.

Şapka zanaatkârlığının modanın radarından kaybolduğu bir dönemde ikinci couture koleksiyonun ‘TSVIT VOL. 2’yu bir sanat projesi gibi etkileyici bir fotoğraf serisiyle sundun. Couture senin için ne ifade ediyor?

Benim için bir couture serisi başlatmak markamı geliştirmek adına önemli bir adımdı. Beni bu alana iten asıl motivasyonunun özel tasarım şapkalara duyduğum hayranlık olduğunu düşünürsek, geç bile kalmış sayılabilirim. Couture kendimi anlatmanın en özel yolu. Kendimi özgür hissettiren ve sınırların varlığını unutturan bir yol. Hızlı moda çağında zamansız tasarımlar üretme ihtiyacı duyuyorum. Couture yavaşlamayı, etrafa bakmayı ve kendimi tanımak için zaman vermeyi mümkün kılıyor. 'TSVIT' yetenekli fotoğrafçılar Synchrodogs ve tasarımcı Julie Pelipas ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bir sanat projesi. Fotoğraf serisiyle sunmamızın nedeni de tamamen pandemi. Böyle bir süreçte resmi moda takvimine bakmadan dijital formatta sunmaya karar verdik.

Couture koleksiyonunun sunumunda altın çiçek taç ve kolye gibi mücevherlerden ilham alan şapkalar ve saç aksesuarları dikkatimizi çekti. Mücevher tasarlamayı da düşünüyor musun?

Evet, uzun zamandır hayalim. Sözünü ettiğin özel tasarım parçalar, 2021 yazında piyasaya sürmeyi planladığımız gelecek mücevher koleksiyonumun küçük bir ön izlemesi.

 

Son yıllarda moda sistemi çarpıcı biçimde değişti. Birçok marka ve tasarımcı sürdürülebilir moda hareketine katılıyor. Senin sürdürülebilirlikle ilgili prensiplerin neler?

Geleceğimiz bizim sorumluluğumuz. Sürdürülebilirlik de öyle ama sistemi bir anda değiştirmek zor. Adım adım ilerliyoruz. Çalışanlarımızın iyi koşullarda çalışmasını ve adil bir ücret almasını sağlıyoruz; aşırı üretimden kaçınıyor, basılı materyaller yerine dijital kataloglar kullanıyoruz. Sürdürülebilirlik, ikinci couture koleksiyonumuzun ana motiflerinden biri ve bence bu çok önemli bir mesaj. Çünkü couture nadiren geri dönüştürülmüş malzemelerle ilişkilendirilir. Örneğin, altın taç üzerinde gördüğün geleneksel Ukrayna ebegümeci geri dönüştürülmüş plastik şişelerden yaratıldı ve koleksiyon için bazı malzemeler müzayedelerden ve antika satan dükkanlardan toplandı.

 

Madonna’dan Taylor Swift’e, Bella ve Gigi Hadid’den Miley Cyrus’a şapka tasarımlarını birçok ünlüde gördük. Bu kadar güçlü kadınlarla, daha doğrusu ikonlarla çalışmak nasıl bir his?

Saydığın isimler bana yıllarca ilham oldular. Onlarla çalışmaktan çok mutluyum. Kişisel olarak tanışma fırsatı yakaladığım için de şanslı hissediyorum. Tasarladığım şapkaları ilk takan isim Aimee Song ve Chiara Ferragni idi. Sokak stili fotoğraflayan birçok fotoğrafçının objektifine takıldıklarını hatırlıyorum. Ama asıl dönüm noktasını Bella Hadid ve Kaia Gerber ile yaşadım. Bir derginin partisine şapkalarımı takarak katılmışlardı. RB takımına yeni isimler dahil etmek beni çok heyecanlandırıyor. En son BLACKPINK için şapka tasarladım.

1 / 2
@chiaraferragni
@aimeesong

Tarihte şapkalar kültür hareketlerinin bir sembolü ya da üniformaların bir parçasıydı her zaman. Şimdi ise modayı seven tüm kadınların gardırobunun vazgeçilmez aksesuarı… Bu dönüşümü nasıl açıklıyorsun?

Bu soru moda tarihi üzerine ayrı bir dersi hak ediyor bence. Günümüzde şapkalar kraliyet ailelerinin gardırobu dışında günlük gardırobumuzda mutlaka olması gereken zorunlu parçalardan değil. Yine de bir kadının veya erkeğin gardırobunu şapkasız hayal etmek neredeyse imkânsız artık. Sadece modaya düşkün kişilerden bahsetmiyorum. Hepimiz kış aylarında başımızı sıcak tutan bir şapkaya, yaz tatili için ise hasır bir modele ihtiyaç duyuyoruz. Benim tasarımlarım çok farklı kitleleri hedefliyor. Favori müşterilerimiz risk almayı ve farklı tarzları denemeyi seven şapka severler.

 

Peki İstanbul bir şapka olsaydı nasıl görünürdü?

İstanbul’u yalnızca iki kez ziyaret ettim. Fakat şehre âşık olmam için yeterliydi. İstanbul benim için tam bir zıtlıklar şehri. Muhteşem yemeklerin ve sofraların şehri. Sokaklarında yaşayan yüz binlerce kedinin şehri. Ve bir arada yaşamayı başarabilen farklı kültürlerin şehri. Tüm bunları bir şapkayla anlatabilir miyim, bilmiyorum ama deneyeyim. Zincir askılı bir kanotiye olurdu İstanbul. Zinciri Boğaz’ın sert rüzgârlarına karşı uçmaması için. Düz kenarlarıysa şehrin yakıcı güneşinden ve serin esintisinden korunmak için.

Global pandeminin ikinci dalgasına tanıklık ediyoruz. Kısıtlamalar ve önlemler günbegün artıyor. Moda sektörü, özellikle bağımsız markalar ve tasarımcılar için pek olumlu bir tablodan söz etmemiz mümkün değil. Yeni ve yükselen bir tasarımcı olarak pandemi sonrası modanın geleceğini nasıl görüyorsun?

Açıkçası tahmin etmek zor. Her şey çarpıcı bir biçimde değişiyor. Bir yıl önce bu soruyu cevaplamak zorunda kalacağımı ve sektörün bu zorluklarla karşılaşacağını hayal bile edemezdim. Halihazırda gördüğümüz, gözlemlediğimiz değişiklikler var. Onlar hakkında konuşabiliriz. Mesela sürdürülebilir modaya geçiş artık müşteriler için bilinçli bir seçim haline geldi. Ancak bu seçimi tetikleyen unsurların karantina önlemleri, lojistik ve ekonomik kısıtlamalar olduğunun altını dikkatle çizmek gerekiyor. Yakın gelecekte bilinçli ve sorumlu tüketim hepimizin gündeminde olmak zorunda. İnsanlar bu süre zarfında tercihlerini, seçimlerini düşünmek için zaman ayırdılar. Zor zamanlar dönüşme ve yeniden doğma zamanıdır. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Bu sayede belki moda endüstrisi gereksiz pazarlama hilelerinden kurtulabilir ve büyümek için yeni ve anlamlı yollar açar.

 

Son olarak doğru şapkayı nasıl seçmeliyiz? İşin uzmanına soralım…

Öncelikle yüz şeklinize uymalı, doğal malzemelerden yapılmalı ve tabii ki kafanıza uygun büyüklükte olmalı. Ama bence mühim olan ‘cool’ ve stil sahibi bir görünüm elde edebileceğiniz şapkayı bulmak.

Tags

Tavsiye edilen içerikler