#LOfficielFriends dünyasına hoş geldiniz. Dijital dünyanın başarılı isimleri, moda dünyasının parlayan şahsiyetleri, güçlü kadınlar gibi birçok isim #LOfficielFriends etiketiyle Instagram ve web sitemizi renklendirmeye geliyor. Merak ettiğiniz, soramadığınız, sormak isteyip fırsat bulamadığınız tüm sorular ile L’Officiel Dostları artık burada. Serimizin ilk konuğu ise Instagram’ın zamansız stil ikonu Grece Ghanem.
Gerçek bir ikonun ne anlama geldiğini ve temsil etmesi gereken değerleri düşünürken, aklımıza ilk gelen isimlerden biri oldu Grece Ghanem. Kendisi 50’li yaşlarında bir mikrobiyoloji uzmanı, spor eğitmeni ve Influencer. 2005 yılında doğup büyüdüğü Lübnan’dan daha iyi bir gelecek için Kanada’ya göç ediyor ve hayatını yeniden inşa ediyor. Önce mesleğini değiştiriyor, mikrobiyoloji uzmanlığından spor eğitmenliğine geçiyor. Sonra Influencer oluyor. Fotoğraflarını sosyal medyada, özellikle Instagram’da paylaşmaya başlar başlamaz, imzası olan gümüş rengi bob saç modeli, eforsuz ama stil sahibi görünümü ve farklı marka ve stilleri bir araya getirme konusundaki benzersiz yeteneği ile Instagram dünyasına hızlı bir giriş yapıyor. Şu anda 475 binden fazla takipçisi mevcut ve takipçi sayısı gün geçtikte çoğalıyor. Grece’i diğer Influencer’lardan farklı kılan özellikler yaşı, dış görünümü ve moda anlamındaki yaratıcılığıyla sınırlı değil elbette. Fazlası var. O güçlü duruşu ve karakteriyle tam bir kural çiğneyen. Takipçilerine doğal olmayı, yaşlanmaktan gurur duymayı öğütlüyor. 50 yaşından sonra da başarılı bir modellik kariyeri yapılabileceğini, hatta moda dünyasındaki tüm klişelerin kırılabileceğini gösteriyor.
2005 yılında kızın Cheyenne ile birlikte Lübnan’daki hayatını geride bırakıp Kanada’ya yerleştin. Bu kararı nasıl aldın? Sıfırdan başlarken zorlanmadın mı?
Kızıma daha iyi bir gelecek sunabilmek için göç ettim Kanada’ya. Kendi ülkemde yıllardır süregelen savaştan ve ekonomik istikrarsızlıktan herkes gibi ben de olumsuz etkilendim. Bu kararı almak, ailemi, arkadaşlarımı ve kariyerimi arkamda bırakmak kolay olmadı. 40 yaşında hiç kolay olmadı hem de! Yine de kararlılığın ve azmin kafamıza koyduğumuz her şeyi başarabilmemiz için ne kadar kıymetli olduğunu öğrendim.
Lübnan’da mikrobiyoloji uzmanıyken Kanada’da bambaşka bir kariyer rotası çizdin kendine. Spor eğitmenliği yaptın, modelliğe başladın ve şimdi de çok başarılı bir influencer olarak devam ediyorsun. Moda ve Instagram dünyasına geçişin nasıl oldu?
Tam bir tesadüfler zinciri. Modaya olan merakım ve aşkımın da katkısı büyük tabii. Stilim çok bireysel ve bana özgü sanırım. Instagram’da paylaşım yapmaya başlar başlamaz insanların dikkatini çektim. Influencer’lık beklediğim, düşünüp tasarladığım bir yolculuk değildi açıkçası. Kendiliğinden gelişti.
Modada yaş konusu bir tabu, bazen de klişe gibi işliyor. Yakın zamanda Demna Gvasalia ve Silvia Venturini Fendi gibi tasarımcıların 40 yaş üstü modelleri defilelerinde yürüttüklerini, ilham perileri olarak seçtiklerine şahit olduk. Deveaux için objektif karşısına geçmiş bir model olarak bu fenomenin yükselişini nasıl açıklıyorsun?
Birkaç yıl önce, bu düzenin böyle devam etmeyeceğini, modanın demokratikleşeceğini ve podyumlarda 40 yaş üstü modelleri sıklıkla görmeye başlayacağımızı öngörmüştüm. Örnekler sayılı da olsa gelecek adına umut verici bir gelişme yaşandı ama yeterli mi? Sormamız gereken soru bu. Ceşitlilik ve kapsayıcılık bir trendden daha fazlası olmalı. Bu sayılı örnekler bile moda dünyasındaki zarafetin tanımını değiştirdi ve endüstride bir devrim yarattı. Umarım kalıcı olur. Nihayetinde yaşlanmak özgürleştiren bir şey. Güzelliğin yaşla birlikte kaybolmayacağına, değişeceğine ve onu kucaklamamız gerektiğine inanmalıyız.
40 yaş üstü kadınların belli başlı stil ve güzellik kalıplarına mahkum edildiğini yıllardır gözlemdik, gözlemiyoruz. Özellikle kozmetik ve medya sektörü yaş almayı kesinlikle önüne geçilmesi gereken bir süreçmiş gibi empoze ederek yaşa dayalı bir ayrımcılık uyguluyor. Her ne kadar beden olumlama hareketleriyle farkındalık yaratılmaya çalışılsa da, genele baktığımızda köklü bir dönüşümden bahsetmek mümkün değil. Mesela hala beyaz saça tahammül edilmiyor. Kırışıklıklara bir an önce yok olmaları için savaş açılıyor. Seksi olmak sadece gençliğe bahşediliyor. Sen ise dayatılan normların aksini uyguluyorsun.
50’li yaşlarımda olmam demode ve klasik bir estetik anlayışına sahip olmam gerektiği anlamına gelmiyor. Yenilikçi olmanın yeni olmakla bir bağlantısı yok. Genç kalmak ruh haliyle alakalı bir durum. Özgüvenliyseniz, hayata karşı meraklıysanız, mizah seviyorsanız ve çocukluk anılarınızla barış imzaladıysanız, her daim genç kalabilirsiniz. Yaşlanmaktan korkmamak lazım. Korku daha hızlı yaşlandırır. Yenilenmeli ve hayat iştahımızı hep taze tutmalı.
Sence kadınları gerçekten güzel gösteren nedir? Instagram'da son yıllarda ortaya çıkan güzellik akımlarıyla "gerçek güzelliği“ bulmaya çalışan genç kadınlara ne tavsiye edersin?
Klişe tınlayacak belki ama güzellik içeride başlar. Sağlığımıza dikkat etmeyi bir armağan gibi görmeliyiz. Bu bir yaşam tarzı; aktif kalmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, özgür olmak ve fiziksel egzersizler yapmak. Bence gerçek cazibe ve güzellik eşsiz ve alışılmadık olmak, özgüven ve fikir sahibi olmak, değerlerine ve inançlarına bağlı kalmaktır. Tıpkı zamanla birlikte tenimizde, vücudumuzda oluşan değişiklikleri kucaklamak gibi. Sonuçta, görünüşünüz ne olursa olsun, dışarıya değil kendimize görünür olmamız en kıymetlisi.
Instagram’daki fotoğraflarına bakarken stil sahibi olmanın senin için çok şey ifade ettiği hissine kapılıyorum. Stil kuralların neler? Bir kıyafet alırken nelere dikkat edersin?
İstediğim parçayı almaya. Arzu nesnesi veya son sezon olduğu için bir ürünü satın almamaya. İçinde kendimi iyi ve güçlü hissedebileceğim parçaları tercih ediyorum. Stilim konusunda tezatlık yaratmayı seviyorum. Yeni ile eski, maskülen ve feminen gibi zıt kutupları bir arada kullanmaktan büyük keyif alıyorum. Kurallar oluşturmayı ve bu kuralları nasıl stil imzası haline getiririm diye hiç düşünmedim aslında, çünkü stilim çoğunlukla o günkü ruh halime bağlı.
Yeni bir ayakkabı markası Ilio Smeraldo için tasarladığın botlarla tasarım dünyasına da giriş yaptın. Tasarımcılık sürecinden bahseder misin?
İlk defa böyle bir projenin parçası oluyorum. Moda dünyasında hayran olduğum bazı kadınlarla birlikte üretmek şahane bir deneyimdi. Seyahat kısıtlamasından dolayı İtalya’daki atölyeye gidemedim. Montreal’deki evimde Zoom üzerinden buluştuk ekiple. Tüm sürece dijital bir şekilde dahil olduğumu söyleyebilirim. Çıkan sonuçtan çok memnunum. Hem farklı, hem pratik olabilen bir bot tasarlamak istedim. Bir savaş botu kadar güçlü ve gözü pek. Maskülen görünümü korkutmasın, ipeksi bir elbise veya bir pantolonla harikalar yaratabilir. Olasılıklar sonsuzdur.
Karantina ve hareket kısıtlamalarıyla geçen bu süreç hepimizin hayatına olumsuz bir şekilde yansıdı, yansımaya da devam ediyor. Hem ruhsal, hem de fiziksel olarak zinde kalmak için neler yaptın, yapıyorsun?
Pozitif enerjimi korumak tek önceliğim. Günlük rutinimi - gerek evde, gerek dışarıda uyguladığım spor egzersizlerinden bahsediyorum – kesinlikle ihmal etmiyorum. Karamsar bir bakış açısıyla yaklaşıp, kısıtlamalara odaklanmaktansa odak noktamı değiştirdim ve yeni uğraşlar keşfettim. Onlara yoğunlaştım. Daha fazla okudum, mutfakta daha çok zaman geçirdim.
Pandemi süreci birçok sektörün kırmızı alarm vermesine neden oldu. Moda sektörü de diğer sektörler gibi karanlık bir dönemden geçiyor. Bütçeler kısılıyor, genel bir belirsizlik iklimi hakim. Influencer’lar nasıl etkileniyor sence? Çalışma, içerik üretme biçimleri değişir mi?
Evet, pandemiden dolayı bazı tasarımcıların ve markaların işletmelerini kapatmak zorunda kaldığını görmek çok üzücü. Herkes bir şekilde bu yeni sürece alışmaya, ayakta kalmaya çalışıyor. Dijitalleşerek farklı bir yaklaşım benimsemeye çalışan markalar da var. Şahsen ben bu krizin influencer'ları çok fazla etkilemediğini düşünüyorum. Aksine yeni olasılıkları ve ortaklıkları olası kıldı. Bu süreçte sette birkaç kişiyle fotoğraf çekimi yapmak mümkün olmadığından markalar influencer’lara kendi evlerinden içerik oluşturmaları için daha çok ulaştılar.
Modern kadınların istedikleri, uğrunda mücadele ettikleri her şeye sahip olabileceklerini kanıtladın aslında. Son olarak hayallerini gerçekleştirmek isteyen kadınlara, genç kızlara neler söylemek istersin?
Hayallerinizi küçük tutmayın! Büyük hayaller kurmak yanlış değil. Kurmamak yanlış! Hayallerin herhangi bir zamanı, doğru bir zamanlaması yok. Bu yüzden geç kaldığınızı asla düşünmeyin! Sabırlı ve biraz da inatçı olmak gerekiyor hayata karşı. Hepimiz yaş aldıkça olgunlaşıyor ve kendimiz için en uygun olanı seçmeyi öğreniyoruz. Bu yolculukta iyi olmak, iyi kalabilmek mühim. Size destek olan, hayallerinizi yanında duran kişileri unutmamaya özen gösterin.