Erdem 2020-21 Sonbahar/Kış koleksiyonu, Londra Moda Haftası kapsamında Ulusal Portre Galerisiʼnde (National Portrait Gallery) romantik bir geçit töreniymişçesine tanıtıldı. İlhamını tam da sergilendiği salondan alan koleksiyon, 1920 ve 2020 referansları arasında hat örüyor. Nostaljik bir yolculuktan günümüz kadınlarının yaşam tarzlarına şekillenen koleksiyon, deko geometrinin ve ışıltının simbiyotik birlikteliğini sergiliyor. Erdem metalik çiçek işlemelerini jakar ve kadifenin birbiri üzerinde dökümüne yedirirken, modern kadın siluetine çok yönlülük katarak bilindik Erdem silüetini korudu. Erdem’in kreatif direktörü ve markaya aynı zamanda adını veren Erdem Moralıoğlu için koleksiyonun detayları kız kardeşi Sara’dan ve hayalindeki aksesuarlarla onu giydiriş şeklinden geliyor. Kişisel bir dil kullanan Erdem Moralıoğlu, podyuma taşıdığı koleksiyonuyla köklerine tutunup yıllarca galeride seyrettiği tablolar arasında ışıltılı bir yüzey yaratarak Londra Moda Haftası’nın en çok dikkat çekenleri arasına girdi.

New York Moda Haftası’nın bir diğer beklenen defilesini Ashley ve Mary-Kate olsen yönetimindeki the Row markası gerçekleştirdi. Defile alanıyla ilgili ilginç nokta ise 5 Şubat’ta aramızdan ayrılan Amerikalı ünlü sanatçı Beverly Pepper’ın ikonik heykellerinin yer alması sayılabilir. 97 yaşına kadar taş, demir ve korten çeliğinden eserler yaratan ünlü sanatçı, The Row çizgisine oldukça uygun eserler yaratmıştı. 2020-21 Sonbahar-Kış koleksiyonunda da The Row naifliğini gördüğümüz sezonun retro çizgileri, usta terziciliği tekrar konuşuldu. Kusursuz işçiliği üstüne birçok isimden tam not alan The Row, ipek gibi hafif materyallere sıkça yer verdi. Rahat kesimlerin ince silüetlerdeki salınımı ise alkışlanasıydı.

Moda dünyasında püsküllerin çekiciliği ne kadar tartışmalıysa fırfırların da varlığı bir o kadar tartışmalı. Seveni ve nefret edeni olan fırfırlar, Zimmermann 2020-21 Sonbahar-Kış sezonunda bolca karşımıza çıkıyor. Bu düşünceyi sorgulamamızı da sağlıyor. Nicky Zimmermann’ın feminen silüetlerine sahip yeni sezon koleksiyonunun ilhamı ise şans charm’ları, falcılık ve batıl inançtan alıyor. Kendisi belirtmese de koleksiyonun sahip olduğu çingene havasıyla vahşi batı cadılarının egzotik görünümleri bizleri heyecanlandırdı. Sezonun öne çıkan baskı ve işlemelerinden biri olacağını düşündüğümüz at nalı deseni koleksiyonda sıkça karşımıza çıktı. İngilizce büyü (magic), nazar (evil eye) ve batıl inanç (superstition) gibi kelimelerin baskılarını da gördüğümüz koleksiyonda kadife ana materyaldi diyebiliriz. Doku ve katmanlar ise koleksiyonu oldukça güçlendirdi.

Saint Laurent kadını bildiğimiz gibi; kışkırtıcı, cüretkar ve kendinden emin.

Moda Haftası Maratonu Paris ile sona eriyor.

Silvia Venturini Fendi yönetimindeki Fendi’nin sofistike dünyasına tekrar giriyoruz. 2020-21 Sonbahar-Kış koleksiyonlarını gördüğümüz Milano moda Haftası kapsamında gerçekleşen Fendi defilesi, önümüzdeki yılın bolca feminizm dolu geçeceğini, bunun bir propagandadan çok güçlü kadın imajı çizme üzerine olduğunu anlattı. 2020-21 Sonbahar-Kış aksesuar koleksiyonunu da görme şansına eriştiğimiz defilenin yıldızı yeni akordeon çerçevesiyle Peekaboo çantasıydı. Nostaljik bir etki yaratan Peekaboo’nun yanı sıra Charlotte Stockdale ve Katie Lyall’ın kurucusu olduğu Londra merkezli Chaos aksesuar markasıyla işbirliği parçalarını da gördük. Tech Jewelry adı verilen bir seri günlük kullanıma uygun lüks parçalar olarak tanıtıldı.

New York Moda Haftası’nda 2020-21 Sonbahar-Kış sezonu tanıtılıyor olsa da Jason Wu bahar havasını kaybetmek istemedi anlaşılan. Koleksiyonun ilhamını, dışavurumcu ve modernist ressam Egon Schiele’nin işlerinden ve de egzotik orkidelerden alıyor. Oldukça canlı renk paletlerini kullanan tasarımcı sanatın çok yönlülüğünü sevdiğini gösteriyor. Sanatçı Jessica May Underwood’un el boyaması orkide motifinin replikasına organze ve ipek kumaş üzerinde yer veriyor.

New York Moda Haftası’nın üçüncü gününde 2020-21 Sonbahar-Kış koleksiyonuyla Sies Marjan eklektik duruşunun ve sessiz ilerleyen başarısının hikayesini anlattı. Başarılı tasarımcı Sander Lak imzası taşıyan parçaların cinsiyetsiz oluşu büyülerken ham kumaş kullanımı ise kültürel ve etnik kavramların ışığında saygımızı kazandı. Yeni sezonun tüm trendlerinden esintileri görme şansına eriştiğimiz koleksiyonun asıl yıldızı ise platform topuk terliklerdi.

Moda dünyasındaki uyanışı yakından keşfettiğimiz New York Moda Haftası birçok markanın gereksiz öğelere karşı duruşunu sergilediği bir alana dönüştü. Self-Portrait, 2020-21 Sonbahar-Kış sezonunu gösterdiği New York Moda Haftası’nda satış kaygısının ve gereksiz masrafların altını çizerek değinmek istediği ve değinmemiz gerektiği noktaları kusursuzca gözler önüne serdi. Kreatif direktör Han Chong, Sonbahar-Kış için dış giyime yenilik getirerek başladı. Keskin omuzlar, kıvrımlı beller ile parlak kumaşın kavuşumu bize fütüristik bir sezonun müjdesini veriyordu.

Yeşil Timsah Lacoste ile üç yıllık birlikteliğini devam ettiren Supreme bildiğiniz gibi...

Dockers’ın yeni reklam kampanyasıyla klasik giyim kodlarını tekrar gözden geçireceksiniz.

Sinemadan ilham alarak yarattığı koleksiyonlarla ikonikleşen Ralph Lauren, bizleri 2019-20 Sonbahar-Kış koleksiyonunu tanıtmak için Ralph’s Club’a davet ediyor. 1920’lerin film setlerini andıran bir defile alanı yaratan tasarımcı, zarif art-deco tasarımı avizeler eşliğinde koleksiyonunu sundu. Defilenin giysi kodu olan siyah-beyaz gece görünümüne uygun bir koleksiyon tanıttı. Smoking model smokin takımların farklı yorumlarının yer aldığı koleksiyon pul işlemelerle ışıltılı görünümlere yer verdi.