L'Officiel Wedding kış: Burcu Özberk
“Yeni projelerimde daha olgun roller oynamak istiyorum. Daha riskli. Daha gerçek.” diyen Burcu ile sahneleri, televizyonu, seyahat tutkusunu, ilişkilerini bakışını konuştuk. Nasıl bir gelinlik ve düğün hayal ettiğini de…
Konservatuvarlı bir oyuncu olarak bugüne kadar oynadığın rollerde seni en çok heyecanlandıran hangisiydi?
Sahnede oynadığım ve televizyonda, sinemada oynadığım roller başlı başına birbirinden ayrılıyor, iki alanın da yeri bambaşka. Hayata geçirdiğim, çalıştığım her rol bana bir şeyler kattı, her projeye heyecan duyarak başlıyorum, dolayısıyla ayrım yapmak zor benim için.
Wikipedia’ya Burcu Özberk yazınca birçok oyun, sinema ve dizide yer aldığın çıkıyor. Çalışmayı, üretmeyi çok seviyorsun. Mesleğinde idealist biri misindir?
İdealist biriyim her konuda. Yaptığım işin hakkını vermek isterim. Emek veririm. Psikolojik ve bedensel olarak tamamen kendimi adarım.
Şair, yazar ve akademisyen olan Prof. Cevat Çapan bir gün bir gençlik anısını anlatmıştı. Hocası dersi kesip Cevat Hoca’ya niye sürekli gülümsediğini sormuş. O da o an gülümsemediğini yüz ifadesinin böyle olduğunu söylemiş... Sende de o ifade var. Bazı insanlar o an gülümsemese bile gülümsüyormuş gibi görünür ya işte sende de o var. Daha önce sana bunu söyleyen oldu mu?
Hayır bunu daha önce kimse söylememişti. Beni mutlu etti bu söyleminiz. Halbuki ben yüz ifademin ciddi olduğunu düşünürdüm eylemsiz olduğumda.
Yok; hatta karşı tarafta ilk beş saniyede bıraktığın intiba son derece yüksek, pozitif bir enerji. Instagram’ına baktığımızda da aynı etkiyi görüyoruz. Her zaman bahar bahçe misindir yoksa çok sık mı sinirlenirsin?
Aslında zaman geçtikçe daha çok kendim olmaya, kendimi saklamamaya özen gösteriyorum. İnsanlardan korktuğum, çekindiğim bir süreç geçirdim. Hala daha ara ara tetikleniyor bu durum aslında. Ama yakın çevremde hep neşeli, yüksek enerjili, güldüren bir insan olmuşumdur. Şimdi bunu hayatımın her anına rahatça yayabiliyorum. Çabuk sinirlenmem, sabırlı ve tolere eden biriyim ama bir noktada sınırların fütursuzca aşıldığını görüyorsam sinirleniyorum.
Yine Instagram’ından ve günlük hayatında seni görüntüleyen kameralardan anladığım kadarıyla yazın elbise giymeyi seviyorsun. Kendi stil kodların neler? Asla giymem dediğin ne var?
Elbise ve bol pantolonlarla kendimi çok rahat hissediyorum. Asla giymem dediğim bir şey yok. Kumaşa takılırım sadece. Üstümde naylomsu kumaşları asla kullanmam. Ne sette ne normal hayatta. Çok sert kumaş pantolonları giyemem çünkü bunalırım. Stil kodlarımı rahat ve şık olarak tanımlayabilirim.
Yay kadını olduğun için seni doğuştan bir seyahat tutkunu addediyorum! Favori destinasyonun ve şehrin hangisi?
Seyahat etmeye çok geç yaşta başladım aslında. Çünkü uzun yıllar okul-tiyatro-setler arasında mekik dokudum. “Afili Aşk” dizisinden sonra seyahat etmeye başladım desem yalan olmaz. Londra olacak gibi duruyor.
Nasıl bir gezginsin? Önce müze müze gezer sonra alışveriş mi yaparsın? Bir arkadaşım ilk önce restoranları listelerdi örneğin. Yoksa spontane bir şekilde mi geçirirsin seyahatlerini?
Ben restoranları listelerim önce. İyi yemek her şeydir. Her şehrin dokusu ve listesi farklı oluyor benim gözümde. Ama en çok sevdiğim şey kaybolmak. Sokaklarda dolaşarak, yeni dokular, yeni yerler keşfetmek. Sokaklarda birçok sanat galerisi oluyor. Oralarda vakit geçirmeyi seviyorum.
Mutfakla aran nasıl? Hayır diyemediğin tatlar var mı?
Mutfakta zaman geçirmeyi severim ama tek başıma değil. İşin ehli insanlarla yemek yapmayı, öğrenmeyi, yardımcı olmayı severim. Mesela en son Eskişehir’de anneannem ve annemle mutfakta epey vakit geçirdim. Yaptığımız favori yemeğim de el açması pırasa böreği oldu. Hayır dediğim tatlar olsaydı keşke. İnsan bir iki lezzet sevmez değil mi? Yok ben heprini seviyorum.
Yeğenine olan düşkünlüğünü biliyoruz, senin aile kurmak, çocuk sahibi olmakla ilgili düşüncelerin neler?
Yeğenim Can. İlk göz ağrım. Benim için çok özel bir çocuk. Bunu kelimelerle tarif edemem. Evlenmek çocuk sahibi olmak, olması gerektiği zaman olur diye düşünüyorum. Sanırım zor bir çağa denk geldim. Ben biraz geleneksel biriyim bu anlamda. Evliliğin sonsuz olmasını isterim. Yürümeyeceğini düşündüğüm ilişki içine girmem. Zaman geçirmek için ilişki kurmam.
O yüzden hayata benim gibi bakan o doğru kişiyle yollarım kesişirse aile de kurarım çocuk sahibi de olurum. Ailesine düşkün, onlarla vakit geçirmeyi çok seven biriyim. Bu nedenle kendi çekirdek ailemin olmasını istiyorum.
Nasıl bir düğün hayal ediyorsun? Ya da önce şunu sormak belki daha doğru olur; hayal ediyor musun?
Düğün hiç hayal etmedim biliyor musun! Çok küçükken bir sahil kasabasında denizin kenarında gelinliğimle çıplak ayak olduğumu hayal ederdim, dans ettiğimi. Ama bir gün evlenirsem, beraber olduğum kişiyle ortak kuracağımız bir hayal olsun ve o gerçekleşsin isterim.
En yakınların seni tanımlayacak olsa 3 kelime olumlu 3 kelime olumsuz ne söylerlerdi seninle ilgili?
Böyle sorulara dürüst cevap veremiyorum. Çünkü olumsuz özellikler bile insanın kendini koruduğu bir noktada oluyor. Fedakar olmak. Sabırlı olmak gibi. Böyle şeyler söylemek istemiyorum o yüzden...
İlişkilerinde -aile, sevgili, arkadaş, mesai arkadaşı- karşı tarafta en çok neyi önemsersin?
Dürüst olmasını. Hesapsız olmasını. Net olmasını. Çünkü artık ilişkiler asla net değil. Hep anlaşmalar, basamaklar üzerine kurulu.
İkili ilişkilerde içinden geldiği gibi yaşayanlardan mısın? “İlk önce o arasın” gibi “taktik”lerin var mı?
Taktiklerim yok aslında ama hayatımda ilk adım atan kişi olmadım hiç. Çekingen bir insanım bu konuda. Birinden gerçekten hoşlanıyorsam çekinirim ve rahatsız ederim diye düşünüp, mesaj atamam, arayamam. Zaten bu tarz iletişimlerde pek başarılı değilimdir.
Fobilerin var mı?
Bir yerde kapalı kalmak. Mahsur kalmak. Büyük ve tüylü böcekler.
Her birimiz için evimiz mabedimizdir ama bazılarımız için evde olma hali biraz daha öncelikli oluyor. Sen nasılsındır? Diyelim dışarıda hava buz, elinde kahve, fonda müzik, sıcacık battaniyenin altında kitap okuyup tatlı tatlı uyuklamayı mı tercih edersin; yoksa sıcacık bir kafede arkadaşlarınla sohbeti mi?
Ben evcimen bir insanım. Evden çıkmanın en güzel yanı, geri eve dönmek diyebilirim! Seyahatlerim bile 7-8 günden fazla sürmez kolay kolay, eve geri gelmek isterim illa. Ama şu havalarda battaniye, evdeki çocuklar. Bir kase nar, sıcak kahve, sevdiğim diziyi ya da bir film izlemek. Üf; çok seviyorum!
“Woyzeck Masalı”nda oynadığında 2014-15 seneleri miydi? Böyle sağlam kurgulu sıkı bir oyunla yine sahnede olma fikri var mı kafanda?
Sanırım o senelerdi. Tekrar oyun yapmak, böyle güçlü bir projeyle sahneye dönmek, uzun ve soluksuz prova süreci geçirmeyi isterim. Ama insanın hayatında ihtiyaçlar sürekli değişiyor. Bu sene başka ihtiyaçlarım var ve önceliği onlara verdim.
“Güneşin Kızları” için kariyerindeki dönüm noktası diyebilir miyiz? Romantik komedi dizisi “Afili Aşk” ile en iyi kadın oyuncu ödülünü alıyorsun. Bir yandan “Muhteşem Yüzyıl” “Direniş Karatay” gibi dönem dizilerinde de oynuyorsun. Yeni projelerin ne yönde olacak?
“Güneşin Kızları” gerçekten dönüm noktası oldu benim için. O zamanlar asla anlamamıştım ya da önemsememiştim bu durumu o kadar. Aklımda Ankara’ya arkadaşlarımın yanına dönüp, tiyatro yapmak vardı çünkü. O iş çok özeldi bence, senaryosuyla, rejisiyle, oyuncularıyla çok doğruydu her şey. Yeni projelerimde daha olgun roller oynamak istiyorum. Daha riskli. Daha gerçek.
Şu an hayatta olan ya da olmayan kiminle oynamak isterdin? İzlerken hayretler içerisinde hayranlıkla izlediğin oyuncular var mı?
Olmaz mı! Olivia Colman, Heath Ledger, Joaquin Phoenix, Phoebe Waller, Juliette Binoche, Isabelle Huppert, Brad Pitt, Emma Stone. Böyle yazarım sabaha kadar!
Mesleki deformasyonun oluyor mu? Birini izlerken “Ben olsam şöyle oynardım.” gibi şeyler düşünüyor musun örneğin?
Eleştirel bir yerden olmuyor bu ama ben olsam nasıl yapardım duygusu oluyor tabii. Oynama dürtüsü giderse bu mesleği yapamam zaten. Gün içinde de çevremdeki insanlarla böyle roller yapmayı, oyunlar oynamayı severim. O hiç bitmiyor. Bitmesin de!
Sosyal medyada geçirilen zamanı dengelemeye yönelik birtakım programlar bile çıktı. Bende bir ara tik gibi olmuştu, neredeyse refleks gibi her 2 dakikada bir “ keşfet”e bakıyordum. Neyse ki sonra geçti... Sen çok vakit geçiriyor musun?
Ben sosyal medyada en çok setlerdeyken vakit geçiriyorum. Ya da arabada yolculuk yaparken. Yani gerçekten bir şeye odaklanamayacağım anlarda bakıyorum sosyal medyaya. Ama çalışmadığımda, seyahat ederken, ailemle vakit geçirirken pek bakmak aklıma gelmiyor. Hatta fotoğraf çekmek bile çok aklıma gelmiyor. Sosyal medyada en çok sevdiğim şeyler komik hesaplar, yemek videoları, hayvan videoları.
Yayın Koordinatörü: @meltemaydin_ofc
Röportaj: @buketcengizalp_
Fotoğraf: @ali_kalyoncu
Stil Editörü: @mehtapstefou - @gbgstyle
Saç: @nesriincann
Makyaj: @melisilkkilic
Fotoğraf Asistanları: @adadirenkurt, @aycaayazzz