Alexandre Reza, Ritz Paris'te
E-ticaret ve zincir mağazacılık çağında dünyada tek bir noktadan ulaşılabilir olmak oldukça özel ve bir o kadar da nostalji yüklü bir statü. Bu yüzden Alexandre Reza’nın Place Vendôme’daki yegane butiğine ikinci bir adres ekleneceğini duymak önce büyük bir heyecana, sonra da şaşkınca gülümsemize sebep oldu; mücevher ustası, yan binasında, Hôtel Ritz’de yeni bir galeri açmıştı.
Mücevher ve saatçilerin de dahil olduğu lüks sektörü, büyük bir testten geçerken belki de en sessiz oyuncusunun ta kendisinden gelen, ulaşılabilirlik algısını sorgulayan bir adımdı bu. 70 yıllık tarihinde marka, her metropolde bir butik açarak dünyayı fethetmeye kalkışmamış veya sponsorluklar aracılığıyla ünlüler üzerinde görülmemişti belki ama güzellik ve kusursuzluk esaslarıyla yarattığı parçaları ve ustalığıyla New York’taki Sotheby’s müzayede evinde özel bir sergiye, Assouline Yayınları’ndan çıkan bir kitaba ve adını bilmediğimiz connaisseur müşterilerin koleksiyonlarına girme şerefine nail olmuştu ne de olsa.
Burma yakutları, Kaşmir safirleri ve Brezilya zümrütlerini dev boyutlarda yorumlayışıyla, özellikle nadir bulunur renkli taş konusunda simsarların aklına ilk gelenlerden olan Alexandre Reza, aslında 1920’lerde Rusya’dan Fransa’ya göç eden İran asıllı bir taş tüccarının ismi. Bu ticari kimliğine tasarımı ekleyip, işte bir de Place Vendôme’da butik açınca, mücevher evi bir fenomene dönüşmüş.
Oğlu Olivier Reza’nın yönettiği ve kreatif direktörü olduğu marka, aynı statüyü günümüzde de koruyor. 43.31 karat değerinde 50 yakutla süslü küpe ve ucunda Sri Lanka sarı safiri sallanan kolye gibi son tasarımları buna şahitlik ediyor. Alexandre Reza, ona ulaşmak isteyenleri bir değil, ikişer defa Paris’in kalbine çağırıyor.