Transilvanya’da büyülü bir hafta
Özellikle genç ve bağımsız tasarıcılara odaklanan ve 2008 yılından beri hep benzersiz mekanlarda düzenlediği defilelerle tanınan Feeric moda haftası bu sene fiziksel olarak dönüşünü kutlarken uluslararası konuklarını bir sinema salonu, terkedilmiş bir inşaat, Transilvanya’nın derin ormanları, Apoldu de Jos adlı minik bir Romen köyü ve Sibiu şehrinin ana meydanı gibi çeşitli yerlerdeki şovlarda ağırladı. Feeric, Romen dilinde “büyülü” anlamına geliyor. Gerçekten de, İstanbul gibi tek bir mekana bağlı kalan moda haftalarının aksine doğasıyla insanı büyüleyen Transilvanya’nın farklı mekanlarında düzenlenen etkinlik ismine yaraşır bir izlenim bırakıyor ziyaretçilerinde. Türkiye’deki tasarımcıların da maruz kaldığı yüksek maliyetler nedeniyle büyük markalarla rekabet edememe gibi zorluklara rağmen bize göre biraz daha yerel kalmayı başaran böylesi moda haftaları her geçen gün dünya sahnesinde önem kazanmaya devam ediyor.
Moda haftasının bana göre dikkat çeken defilelerden ilki upcycled kıyafetler üreten bir marka olan Hooldra’dan geldi. Modada yeni bir etik standart öneren farklı tasarımcıların işlerinin sanatçı ve kreatif direktör Mira Postolache’nin dokunuşlarıyla yeniden tasarlandığı defile Humane Society International işbirliğiyle gerçekleştirildi. Modada kürk kullanımına karşı hareketleri destekleyen oluşum ayrıca sektörde hayvan hakları konusundaki çalışmalarıyla da tanınıyor. Sibiu’nun meşhur Cetății caddesinde düzenlenen Bennu defilesindeyse tamamen sürdürülebilir bir anlayışla üretilen vegan derilerden yapılan çantalar tanıtıldı.
Bir fabrikanın devasa deposunda gerçekleşen iki defileyse bence haftanın en dikkat çekici keşifleri olarak öne çıkıyorlardı. Gelenseksel olmayan estetik üretimlere odaklanan vizyoner bir girişim olan Kreep kreatif ajansının genç yeteneklerden bir seçkiyle sunduğu enstelasyon ileride işleriyle büyük ses getireceğine inandığım Sebastian Felix Țopescu’nun küratörlüğünde hazırlanmıştı. Modic ve 33 adlı bağımsız dergilerin moda editörlüğünü de yürüten Topescu’nun yenilikçi sunumuyla klasik moda şovlarına taze bir alternatif olarak gördüğüm bu yerleştirmenin ardında da haftanın bana göre en iyi defilesi gerçekleşti: Alexandru Floarea…
Alman sanatçı Miron Zownir’in 1970 ve 80’lerin New York’unu yansıttığı fotoğraflarından esinlendiği koleksiyonuyla Floarea gece hayatının parıltılı dünyasının bitişe sürüklenir görüldüğü bir görsel dünya yaratmış ve bunu ne kadar avangart görünse de bir o kadar da giyilebilir olan siyah deri ağrılıklı bir koleksiyonla zenginleştirmişti. Umuyorum ki Florea Romanya’yla kısıtlı kalmaz ve sesini büyük moda başkentlerinde de duyurur. Böyle cüretkar ve taze yeteneklere gerçekten çok ihtiyaç var çünkü.
Tamamen yerel girişimle ve kısıtlı destekle düzenlense de ekibinden katılımcılarına büyük bir heyecanın hissedildiği Feeric Fashion Week gelecek edisyonlarında mevcut kısıtlı şartları atlattığında çok daha büyük ses getirebilecek ve adından söz ettirebilecek bir potansiyele sahip. Yerel yeteneklere daha seçici davrandığı ve içeriğini daha uluslararası hale getirdiği zaman bunu başarması çok kolay. Hele hele böylesine “büyülü” bir coğrafyadan seslenirken…
Fotoğraflar: Cornel Petrus
