Maskülen süper kahramanlar
"Tüm kadınlar birer süperkahramandır."
Geçtiğimiz Şubat ayında gerçekleşen 92. Oscar Ödülleri’nin merkezinde yine bu söylem vardı. Hollywood’da uzun süredir devam eden #MeToo akımına rağmen bu yılda kadın adayların az olması ve The Farewell, Booksmart, Little Women gibi filmlerin kadın yönetmenlerinin Akademi tarafından görmezden gelinmesi ayrımcılık ve eşitsizlik yorumlarına yol açmıştı. Dior imzalı kıyafetinde aday gösterilmeyen tüm kadın yönetmenlerinin isimlerine yer veren Natalie Portman ise bu hareketiyle geceye damgasını vurmuştu. Üstelik toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yapılan aktivist hareketler sadece Hollywood ile de sınırlı kalmıyor. Kendi ayakları üstünde duran, göz alıcı görünümünden ödün vermeden erkeklerde dünyasında adından başarıyla söz ettiren, plaza katlarında imza attığı işlerle fırtınalar estirirken evdeki ailesini koruyup kollayan, sosyal hayatında ise herkese ilham veren güçlü kadınlar son zamanlarda her alanda sesini duyurmaya çalışıyor. Özellikle de hayatlarının her anında içinde bulundukları ortamı sorgulayan ve “Olduğun gibi görün” ya da “Haklarının peşinden git, ezilme” söylemleriyle hareket eden millennial nesli. şahsına münhasır olmanın önemli olduğunu çok küçük yaşta öğrenen ve kalıplara sokulmaktan hoşlanmayan Y kuşağı ‘güçlü kadın’ imajına da yepyeni bir boyut getiriyor. Moda ise bu imajı yaratmaları adına olanların en güçlü silahlarından biri. Bunu fark eden dünyaca ünlü markalar da 2020 İlkbahar-Yaz sezonunda başrolü takım elbiselere veriyor. Üstelik birbirinden farklı siluet ve formlarla... Bunun için de Coco Chanel’e teşekkürü kendimize borç biliriz.
Yıl 1920... 1. Dünya Savaşı’nın yeni bittiği günlerde Avrupa eski şaşaalı günlerine dönmeye çalışırken, savaşa giden erkeklerin geri dönmesiyle sosyal hayatta dikkat çekici bir hareketlilik yaşanıyordu. Çoğunlukla erkeklerin davet edildiği balolar düzenleniyor, at yarışları yapılıyor, av ile kumar partileri veriliyor ve pikniğe gidiliyordu. O günlerde genç bir kız olan ve fakir çocukluğunun ardından bambaşka bir çevrenin içine girme hırsına sahip Coco Chanel, erkeklerin özgür hayatını çok kıskanıyordu. Onlar gibi rahatlıkla ata binmek, kart oynamak ve yürüyüşlere çıkmak en büyük hayaliydi. Ancak ne dönemin şartları ne de şatafatlı kabarık elbiseleri, korseler ve topuklu ayakkabıların bunların hiçbirini yapmasına izin vermiyordu. O ise kesinlikle belirli kurallar içinde yaşamak istemiyor ve her kadının kendi özgürlüğünü kendisi yaratması gerektiğine inanıyordu. En sonunda bir gün tüm cesaretini toplayarak evinde kaldığı Etienne Balsan’ın gardırobuna dalarak ona ait pantolonlardan birini kendine uygun dikip ata binmeye başladı. Hatta bununla da kalmadı kravatlardan birini alıp kesti ve erkek gömleği giydi. Ayağındaki binici çizmeleriyle bir erkek gibi evin bahçesine çıkmaktan hiç çekinmedi. O gün Balsan’ın evinde olanlar Chanel’i bir erkek pantolonuyla ata binerken gördüklerinde herkesinin ağzının açık kaldığını dile getiriyor. Ancak o bundan utanmak yerine gururla at üzerinde ilerlemeye devam ederek dönemin kadınlarını etkisi altına aldı. Chanel sayesinde pantolon günlük hayatın vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmişti. Kendisi moda dünyasını maskülen giyim tarzını kabul etmek için zorlamış ve kadınlara hak ettiği özgürlüğü vermişti. Ardından Marlene Dietrich 30’lu yıllarda çektiği Fas filminde bir erkek kostümü giyerek moda dünyasındaki tüm tabuları yıkarken 40’lı yıllarda eşleri savaştayken evin geçimini sağlamak için iş hayatına atılan kadınların gardırobu Joan Crawford ile Mildred Pierce gibi oyunculardan aldıkları ilhamla kumaş pantolon ya da etek-ceket takımlardan oluşuyordu. Daha sonra 70’lerin başında Yves Saint Laurent, Le Smoking’i tasarlayarak pantolonu gece hayatının da bir parçası haline getirdi. Ancak takım elbiseler asıl gücünü 80’li yıllarda kadınların iş hayatında yükselişe geçmesiyle elde etti. Tabii ki bunda Annie Hall ile Wall Street filmlerinin etkisi göz ardı edilemez. Bu filmlerin tüm dünyada izlenme rekoru kırmasıyla birlikte takım elbiseler, güçlü kadının vazgeçilmez kostümü olarak moda tarihinde kendisine kalıcı bir yer edindi. 21. yüzyılda ise bu giyim tarzı moda dünyasındaki varlığını her sezon daha da güçlenerek korumaya devam ediyor. 2020 İlkbahar-Yaz sezonu da bunun en güzel örneklerinden. Burberry, Celine, Etro, Gucci, Marc Jacobs gibi moda dünyasının önde gelen markaları bu yaz sezonunda tarihin farklı dönemlerini ziyaret ederek suiting trendini klasik görünümlerin yanı sıra üç yeni farklı yorumla ele alıyor, farklı tarzda, bedende ve yaşta kadınların kalbini çalmaya hazırlanıyor.
1. Sofistike Dandy etkisi
19. yüzyılda giyimine özen gösteren ve sosyal hayatında farklılık yaratan erkeklere takılan dandy ismi, son günlerde tekrar gündeme gelmeye başladı. Bohem bir hayat yaşayan ve kendini diğerlerinden ayıran bu erkeklerin sofistike ve kusursuz takım elbiseleri, 2020 İlkbahar-Yaz sezonunun başlıca ilham kaynakları arasında. Uzun bir süredir podyumları etkisi altına alan maskülen giyim bu yaz yepyeni bir parçayla, yelekle yeniden yorumlanıyor. Glastonbury, Coachella gibi festivallerin vazgeçilmez bu bohem parçası bu trend ile artık daha resmi bir duruşa sahip. Burberry, Celine, Jil Sander, Etro, Louis Vuitton ve Marc Jacobs gibi markalar yeni koleksiyonlarında üç parçalık takım elbiselere yer veriyor. Boru ya da İspanyol paça pantolonların, aynı desende yelek ve ceketlerle kombinlendiği bu yeni nesil takımlar, Diane Keaton’ın ikonik Annie Hall filmini akıllara getiriyor. Ralph Lauren imzası taşıyan yelekli takımlarıyla bugün hala bir stil ikonu olarak adından söz ettiren Keaton’ın yarattığı bu maskülen silüeti sezonun öne çıkan trendleri arasında ilk sırada yer alıyor.
2. Bermudanın iddialı dönüşü
Julia Roberts’ın 1990 yapımı Özel Bir Kadın filminde giydiği kırmızı bermuda şort ile ceket takımı o günlerde moda dünyasına damgasını vurmuştu. Ve şimdi 90’ların iddialı dönüşüyle birlikte 2020 İlkbahar-Yaz sezonunda bu unutulmaz ikili yeniden karşımıza çıkıyor. Max Mara bermuda şortları üçlü takım elbisede kullanırken Givenchy ile Sportmax bermuda şortlar ile maskülen ancak sofistike bir ofis stiline imza atıyor. Chloe ile Altuzarra ise bu trende daha seksi bir yorum katarak bermuda şortları yazlık beldelerden kırmızı halı davetlerine transfer etmeye hazırlanıyor. Genellikle ton sür ton bir kullanıma yönelen Valentino, Tom Ford, Alberta Ferretti gibi markalar fuşya, fıstık yeşili ve lila gibi göz alıcı renkler ile deri ve saten gibi ihtişamlı kumaşları maskülen siluetlerle harmanlayarak dikkatleri üstüne çekiyor.
3. Efsanevi StudIo 54 geceleri
Andy Warhol, Mick ile Bianca Jagger, Truman Capote, Cher, Diane Von Furstenberg, Grace Jones gibi isimlerin sabahın ilk ışıklarına kadar dans ettiği bir zamanların efsanevi diskosu Studio 54, 2020 İlkbahar-Yaz sezonunun öne çıkan ilham kaynakları arasında. Dönemin stil sahibi erkeklerinin İspanyol paça pantolonlar ve dar kalıplı blazer ceketlerle birlikte giydiği disko yaka gömlekler, tasarımcıların yeni favori parçaları arasında. Victoria Beckham, Paco Rabanne, Louis Vuitton, Marc Jacobs ve Fendi koleksiyonlarında boy gösteren bu gösterişli parça ile bu yazın en nostaljik ismi siz olabilirsiniz. Özellikle de 1969’da gerçekleşen Woodstock günlerini anımsatan desenlerin tercih edildiği pantolonlarla kombinlerseniz...