19. y&uuml;zyıldan g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze gelen bu sa&ccedil; modeli, g&uuml;ncellenen formlarıyla hala kadınların radikal değişim arayışında ilk durak olmaya devam ediyor.&nbsp;

Bir kadının tarzını şekillendiren şeyler yalnızca kıyafetleri değildir; sa&ccedil;ları da en az giydiği par&ccedil;alar kadar kimliğini yansıtma g&uuml;c&uuml;ne sahiptir. G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde renk, kesim veya model bakımından &ouml;n&uuml;ne geniş bir yelpaze sunulan kadınlar, ge&ccedil;mişte benimsenen kalıpların dışına &ccedil;ıkarak &ouml;zg&uuml;r se&ccedil;imler yapabiliyor, yakıştığını d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml; modelleri deneyerek adeta yeni birine d&ouml;n&uuml;şmenin tadını &ccedil;ıkarıyor. Elbette sa&ccedil; modelinin sadece kişinin y&uuml;z&uuml;ne yakışması değil, bu modelin zamana karşı koyabilmesi ve her d&ouml;nem trend kalabilmesi da aradığımız bir &ouml;zellik. Son y&uuml;zyılın belki de en pop&uuml;ler sa&ccedil; modeli &ldquo;pixie&rdquo;, kadınların zamansız bir modelden beklentisini her anlamda karşılamaya devam ediyor. Başın arka ve tepe kısmındaki sa&ccedil;ların kısa, yan kısımlarının ise nispeten uzun olduğu sa&ccedil; modeli, pixie olarak nitelendiriliyor. Kısa sa&ccedil; kategorisine alabileceğimiz bu modelin adı ise şaşırtıcı bir şekilde mitolojik bir yaratık olan pixie&rsquo;lerden geliyor. İngiliz edebiyatında Keltik halk hik&acirc;yelerinde ge&ccedil;en bu sevimli yaratıklar muzip, eğlenceli ve dans etmeyi seven k&uuml;&ccedil;&uuml;k periler olarak tasvir ediliyor. Bu sa&ccedil; modelinin kısa ve şirin g&ouml;r&uuml;nmesi, perilerin minik ve sevimli olmalarına atıf edilerek ortaya &ccedil;ıkmış diyebiliriz.&nbsp; &nbsp; &nbsp;

İki farklı d&uuml;nya, aynı tarz&nbsp;
Pixie modelinin ilk &ouml;rnekleri 1800&rsquo;li yıllar Avrupa&rsquo;sına kadar dayanıyor. Avrupa'da &ouml;zellikle Fransız kadınların, Roma İmparatoru Titus&rsquo;ın kısa ve kat kat kesilmiş sa&ccedil;larından ilham alarak kestirdikleri Titus kesimi sa&ccedil;ları, giyotine giden su&ccedil;luların sa&ccedil;larının kısa kesilmesine g&ouml;nderme olarak ortaya &ccedil;ıkmış. Kadınların, kabarık ve abartılı elbiselerle feminenliği zirvede yaşadığı bu d&ouml;nemlerde kısa sa&ccedil; kesimine cesaret etmeleri olduk&ccedil;a b&uuml;y&uuml;k bir adım olarak g&ouml;r&uuml;lse de bu furya &ccedil;ok uzun s&uuml;rm&uuml;yor ve uzun sa&ccedil; h&acirc;kimiyetini s&uuml;rd&uuml;rmeye devam ediyor. K&uuml;kreyen 20&rsquo;lere geldiğimizde ise pixie kesimi &ccedil;ok daha g&ouml;sterişli bir şekilde sahneye geri d&ouml;n&uuml;yor. Her anlamda devrimin yaşandığı 20&rsquo;lerde moda sahnesine sahip &ccedil;ıkan &ldquo;Flapper&rdquo; kadınlar, cesur giyimleri ve &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;z tavırlarıyla yeni bir d&ouml;nem başlattı. Her akşam partilere giden ve gece boyu dans eden bu kadınlar, dalgalı kısa sa&ccedil;ları ve abartılı makyajlarıyla, bu kısa sa&ccedil; kesimine ge&ccedil;mişte olduğundan &ccedil;ok daha farklı bir anlam y&uuml;klemeyi başardı.&nbsp;

İkonların ışığında pixie&nbsp;
1950&rsquo;lere geldiğimizde ise bizi zarif ve doğal bir pixie karşılıyor. Aklımıza hep 'Breakfast at Tiffany&rsquo;s&rsquo;deki kısa k&acirc;k&uuml;l&uuml; ve y&uuml;ksek topuzu gelse de Audrey Hepburn, Roman Holiday filminde stiliyle bir ikon olduğu kadar kısa sa&ccedil; kesimiyle de kadınlara ilham oldu. Sound of Music filmindeki kısa sarı sa&ccedil;larıyla kırlarda koşan Julie Andrews, Rosemary&rsquo;s Baby filminde gerilimi iliklerimize kadar yaşatan Mia Farrow ve Twiggy gibi aktrislerin beyaz perdenin diğer pop&uuml;ler kadın oyuncuları gibi uzun bukleleri bir kenara bırakıp b&ouml;ylesine kısa bir modele y&ouml;nelmesi, d&ouml;nemin g&uuml;zellik kriterlerine aykırıydı. Ancak onları ikon yapan da normlara karşı &ccedil;ıkıp kontrol&uuml; ellerine almaları değil mi zaten? 70&rsquo;lerde tekrar y&uuml;kselişe ge&ccedil;en uzun sa&ccedil;lar, her zaman sevilen bir model olsa da kadınların renkli ve kuralsız bir stil benimsediği 80&rsquo;lerde, pixie gibi kısa modeller daha kadınsı bir kimlik kazanarak yine &ouml;n plana &ccedil;ıkmaya başladı.

Kısa sa&ccedil; artık daha &ccedil;ekici&nbsp;
90&rsquo;lara geldiğimizde bizi pop k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nden ilham alınarak yaratılan Grunge ve hip-hop esintili pixie kesimler karşılıyor. 1994 Altın K&uuml;re &Ouml;d&uuml;lleri&rsquo;nde kısa sa&ccedil;larıyla şaşırtan Winona Ryder, Beyonc&eacute;&rsquo;nin Cadılar Bayramı i&ccedil;in ilham aldığı Toni Braxton veya TLC grubunun solistlerinden T-Boz, sa&ccedil;larını kısacık kestirerek hem kadınsı hem de asi bir imaj &ccedil;izdi. Die Another Day filminde James Bond kızı olarak pixie kesimi tercih eden Halle Berry, seksi kadın rollerinin de kısa sa&ccedil;larıyla &ccedil;ekici olabileceğini g&ouml;sterdi bir anlamda. G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde ise bu sa&ccedil; modelini denemeyen Hollywood &uuml;nl&uuml;s&uuml; kalmadı diyebiliriz. Mad Max filmi i&ccedil;in sa&ccedil;ını kazıtan Charlize Theron, sarı buklelerinden sıkılan Scarlett Johansson, boyatmaktan yıpranan sa&ccedil;larını canlandırmak isteyen Jennifer Lawrence veya minimal bir kesimle marjinal stilini birleştiren Zo&euml; Kravitz ve daha bir&ccedil;ok isim...&nbsp;&nbsp; &nbsp;

Pixie kesim: Zamansız zarafetin simgesi

Tags

Tavsiye edilen içerikler

MODA

MAX&Co. moda dünyasına yepyeni bir soluk getiren çarpıcı bir iş birliğine imza atıyor

PARTİ

Women In Film Max Mara Face of the Future Award

MODA

Moda tutkunlarının dikkat etmesi gereken 5 temel trend

ALIŞVERİŞ

Sade ve zamansız: Qupra

ALIŞVERİŞ

Moda dünyasına zamansız bir dokunuş

ALIŞVERİŞ

Amazon’un ödüllü 'Gülümseten Kasım' kampanyası başladı

YEMEK

Zarafetin ve lüksün adresi

ALIŞVERİŞ

Lüks moda ile gündelik stil arasındaki denge